25 Şubat 2011 Cuma

"Şu kopkoyu haziran"



Birhan Keskin'in dizeleri bir jilet etkisi yapar geceye:

iki kışın arasında 
su kopkoyu haziran
vahşi hazin zamanlardan
arta kalan yarandan

Biz jiletimizi doğru yerden saplarken kendimize bazı sorular sorarız haziran üstüne, doğru ayların ve doğru mevsimlerin hayatımızdan geçişlerini bekleriz. Ünol Büyükgönenç gelir sonra: "100 yıl oldu yüzünü görmeyeli" der. Bir başka vurguna yazılırız hep beraber. Bizim durumumuz budur. Şarkılarla aramızda gizli bir anlaşma vardır. Garip kodlarla sadece kendimize anlatmak istediğimiz şeyleri konuşuruz şarkılar aracılığıyla.

Hepimizden geriye hüzünlü playlist'ler kalacak, işte tam da bu yüzden.

O yazdığın yazı referanslarıyla senin olmayacak mesela, ben kendimin olmayan bir fikiri şakıyarak kazandığım o puanın tadını asla çıkaramayacağım. Ama işte gecenin bu saatinde bir başkasının dizelerine kendi klibimizi çekiyorsak, Müslüm Gürses'le jilet kadın Birhan Keskin geçiriyorsa bedenimizin titremesini, üşümekten bitap düşüyorsak nihayet; durum artık ne Keskin'le ne bizle ilgilidir.

yıkıldım doğruldum tekrar
bir avuç külde uyandım
ateşin tam ortasında
soğukla yıkandım

Bu işin azı ya da özü olmuyor. Dizelerle insanın imtihanı "çıplak" değil, aksine insanı kendine hiç benzetmeyen giysiler arasında geçiyor. Bize, her şeyin ikinci bir hali kalıyor sanki. Biz yalın hali, cismin, ismin, birbirimizin yalın halini göremeyenleriz. 

Aynı hayalleri farklı odalarda paylaşanlar, arada hep mesafe kalanlar, kalplerine öyle ya da böyle bir şey koymaktan çekinenler. Kendi sınıfımızda hem öğretmeniz hem öğrenci, zaten sorun da bunlar değil mi? Bile bile kaldığımız şu garip sevmek dersleri...

Edebiyatla ilişkimizi sorguladığımız dönemler olur bazen. İşte tam da o dönemlerden kalma bir yazı olacak bu onca zaman sonra. Şimdi okunan bir şiirin anlamı nedir diye sorduğumda kendime, kendimde kaybettiğim anlamlar gibi bakarken şiirlere, Birhan Keskin dışında kimse açamıyor şu günlerde benim kapılarımı. Kapılardan dışarı tuzlu su sızıyor. 

Geliyor "kopkoyu haziran". Benim hayatımdaki ilk ölüm olmuştu, ilk doğum olur mu bilmem; ama çocuğumun adı gibi geliyor bir yandan. Garip geliyor bana her ne şartta olursa olsun gelmekte olan.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder