"Bugün gerçekleri göremedikleri için size alkış tutan nasırlı elleri yarın yakanızda hissedeceksiniz."
Bu cümle Mahir Çayan'ın...
Cümle Çayan'ın Kızıldere Katliamı'nda devletçe katledilmesinden önceki dönemde Türk Solu dergisinde 22 Temmuz 1969 tarihinde Türk Solu dergisinin 88. sayısında Aren Oportünizminin Niteliği başlıklı yazısında geçiyor.
Aslına bakarsanız Türkiye'deki parlamenter sistemin dönüşümü için %51'i amaç olarak gören ve devrimci geleneği Marksizm'i tahrif ederek bir yere varmak isteyenler için Mahir Çayan'ın ilgili eleştirisinden bu gibi bölümleri alıntılamakta fayda var. Umuyorum ki bu yazıdaki alıntılamalardan bugün 2000'li yıllarda dahi solda yaşadığımız Oportünist-Devrimci tartışmasına bir bakış açısı getirecektir.
Çayan'ın Oportünizm'e getirdiği tanımla başlayalım: "Kısaca özetlenirse, ülkedeki hakim ve tali çelişkilere göre oportünizm biçimlenir, kılık kıyafetini ayarlar. "
Bugün Türkiye'de kimlik politikaları ve liberal terminoloji ile her geçen gün kendini kanıtlamak adına omurgasızlaşan "yeni sol" ya da tabirimle salon solculuğunun yarattığı bunalımı yaşıyoruz. Bu sol sol ile mücadele etmekte ve sol içerisinde birlik ve kolektif hareket bilincinin gerçekleşmesinin önüne geçmektedir.
Dahası, arkasına aldığı, öğrenci hareketlerine sadece "hobi" olarak ilgi duyan, "gençliğimiz de biz de yaptık"çı akademisyen tayfayı da ardına takıp bugün hepimize sosyalizm ve komünizm dersleri vermekte.
Birikim'in kapağındaki sloganı hatırlayın, hepimize yeni komünizmin demokrasi olduğunu söylüyorlardı.
"Sanayi devrimini tamamlamış, politik bilinci gelişmiş çok güçlü proletarya sınıfına sahip bir ülkede oportünizm, karşı güçleri büyütmek, kendi olanak ve gereçlerini olduğundan daha aşağıda değerlendirerek, vurulması gereken yerde vurmamak, beklemektir. Burjuva parlamentarizminin devamlı bir denge unsuru olmaktır. "
Bugün bize demokrasiden sürekli olarak sonuç beklememizi önerenler kimler? Ununu eleyip eleğini asanların sözleriyle nereye gidebiliriz?
Demokrasi yeni sosyalizm ya da komünizm değildir. Demokrasi devrimci mücadelenin önündeki liberal dilin ta kendisidir. Hele ki bahsedilen demokrasi %10'luk barajla Kürtleri dışarıda bırakan, Eşcinselleri içine almayan, kadınları %20 temsile mahkum eden bir demokrasi ise.
Şimdi hepimiz için düşünme zamanı. Sahiden liberallerle aynı safta demokrasi mi bekleyeceğiz yoksa devrim için gereken şartları mı oluşturacağız?
Kimse bize barışçıl devrimin gerekliliğine ilişkin sözlerden bahsetmesin. Arkadaşlarımız hapisteyken, polisin yumruğu askerin postalı kadınların ve çocukların suratında patlarken "Yeni sol" denilen dalgaya takılmak ve ondan çözüm beklemek gülünç. Elbette parlamenter sistemin olanaklarını kullanacağız; ama parlamenter sistemi tatmin mekanizması olarak kullanıp "Mecliste bir bağımsız sosyalist var" diye 5 yılda yaptığı üç konuşmayı alkışlamak hangimizin devrim anlayışına uyuyor? Tartışılması gereken, barajı nasıl geçeceğimiz değil, iktidara nasıl diş geçireceğimizdir.
Bitirirken sazı gene Çayan'a devredelim:
Kabaca -ana hatları ile- gelişmiş kapitalist, sosyalist ve geri kalmış ülkelerdeki devrim süreci içindeki oportünizmin belirgin niteliklerini belirttikten sonra, gelelim oportünizmin genel, değişmez kârakterine; hangi devrim sürecinde olursa olsun, hangi kılığa bürünürse bürünsün oportünizmin değişmez özelliği ideolojik mücadeleden kaçmaktır. Oportünizmin panzehiri ideolojik mücadeledir. Oportünizm proleter devrimcilerin karşısına hiçbir zaman açıkça çıkamaz.
Bu cümle Mahir Çayan'ın...
Cümle Çayan'ın Kızıldere Katliamı'nda devletçe katledilmesinden önceki dönemde Türk Solu dergisinde 22 Temmuz 1969 tarihinde Türk Solu dergisinin 88. sayısında Aren Oportünizminin Niteliği başlıklı yazısında geçiyor.
Aslına bakarsanız Türkiye'deki parlamenter sistemin dönüşümü için %51'i amaç olarak gören ve devrimci geleneği Marksizm'i tahrif ederek bir yere varmak isteyenler için Mahir Çayan'ın ilgili eleştirisinden bu gibi bölümleri alıntılamakta fayda var. Umuyorum ki bu yazıdaki alıntılamalardan bugün 2000'li yıllarda dahi solda yaşadığımız Oportünist-Devrimci tartışmasına bir bakış açısı getirecektir.
Çayan'ın Oportünizm'e getirdiği tanımla başlayalım: "Kısaca özetlenirse, ülkedeki hakim ve tali çelişkilere göre oportünizm biçimlenir, kılık kıyafetini ayarlar. "
Bugün Türkiye'de kimlik politikaları ve liberal terminoloji ile her geçen gün kendini kanıtlamak adına omurgasızlaşan "yeni sol" ya da tabirimle salon solculuğunun yarattığı bunalımı yaşıyoruz. Bu sol sol ile mücadele etmekte ve sol içerisinde birlik ve kolektif hareket bilincinin gerçekleşmesinin önüne geçmektedir.
Dahası, arkasına aldığı, öğrenci hareketlerine sadece "hobi" olarak ilgi duyan, "gençliğimiz de biz de yaptık"çı akademisyen tayfayı da ardına takıp bugün hepimize sosyalizm ve komünizm dersleri vermekte.
Birikim'in kapağındaki sloganı hatırlayın, hepimize yeni komünizmin demokrasi olduğunu söylüyorlardı.
"Sanayi devrimini tamamlamış, politik bilinci gelişmiş çok güçlü proletarya sınıfına sahip bir ülkede oportünizm, karşı güçleri büyütmek, kendi olanak ve gereçlerini olduğundan daha aşağıda değerlendirerek, vurulması gereken yerde vurmamak, beklemektir. Burjuva parlamentarizminin devamlı bir denge unsuru olmaktır. "
Bugün bize demokrasiden sürekli olarak sonuç beklememizi önerenler kimler? Ununu eleyip eleğini asanların sözleriyle nereye gidebiliriz?
Demokrasi yeni sosyalizm ya da komünizm değildir. Demokrasi devrimci mücadelenin önündeki liberal dilin ta kendisidir. Hele ki bahsedilen demokrasi %10'luk barajla Kürtleri dışarıda bırakan, Eşcinselleri içine almayan, kadınları %20 temsile mahkum eden bir demokrasi ise.
Şimdi hepimiz için düşünme zamanı. Sahiden liberallerle aynı safta demokrasi mi bekleyeceğiz yoksa devrim için gereken şartları mı oluşturacağız?
Kimse bize barışçıl devrimin gerekliliğine ilişkin sözlerden bahsetmesin. Arkadaşlarımız hapisteyken, polisin yumruğu askerin postalı kadınların ve çocukların suratında patlarken "Yeni sol" denilen dalgaya takılmak ve ondan çözüm beklemek gülünç. Elbette parlamenter sistemin olanaklarını kullanacağız; ama parlamenter sistemi tatmin mekanizması olarak kullanıp "Mecliste bir bağımsız sosyalist var" diye 5 yılda yaptığı üç konuşmayı alkışlamak hangimizin devrim anlayışına uyuyor? Tartışılması gereken, barajı nasıl geçeceğimiz değil, iktidara nasıl diş geçireceğimizdir.
Bitirirken sazı gene Çayan'a devredelim:
Kabaca -ana hatları ile- gelişmiş kapitalist, sosyalist ve geri kalmış ülkelerdeki devrim süreci içindeki oportünizmin belirgin niteliklerini belirttikten sonra, gelelim oportünizmin genel, değişmez kârakterine; hangi devrim sürecinde olursa olsun, hangi kılığa bürünürse bürünsün oportünizmin değişmez özelliği ideolojik mücadeleden kaçmaktır. Oportünizmin panzehiri ideolojik mücadeledir. Oportünizm proleter devrimcilerin karşısına hiçbir zaman açıkça çıkamaz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder