Mesleki bir gereksinim olarak değil, bir okur olarak Taraf’ı takip edenlerin, artık aşina olduğu belki de hoşnut olduğu bir durumdan bahsetmek şart. Bu gazete, totaliter kapitalist bakış açılarıyla barışık, işçi düşmanı, AKP’ye yönelik her türlü muhalif tutumu kapitalistin daniskası ana muhalefete yamamaya çalışan bir gazete olarak tarihe geçti. İnsan hakları savunucuları, liberaller ve eski solcular bu gazeteyi çok sevdi. Ellerinden bırakamadılar.
Bu kitlelerin neden çelişki içinde olduklarını açıklamak da bu yazının görevi. Örneğin İnsan Hakları Savunucuları’nın neden Taraf okurken bir hataya ortak olduklarıyla başlayalım. Ahmet Altan’ın Başbakanla kavga eder gibi yaptığı, uğruna mahkeme koridorlarına gideceği yazının ardından yazdığı “Sen ne güzel abimizdin Tayyip, niye böyle yapıyorsun” temalı satırların analizinden değil. Bu gazetenin ne hikmetse her fırsatta Türkiye’deki sosyalist harekete artık kadrolusu olduğu sermaye kanallarının ekranlarından saldıran Melih Altınok 4 Şubat 2011 tarihli Taraf gazetesinin altıncı sayfasında “Gazcı vali Ankara’yı ağlattı” başlığıyla yayınlanan haberiyle hepimize Taraf’ın neden kapitalist, emek karşıtı bir gazete olduğunu bir kez daha hatırlatmış oldu. Haber için seçilen görselde bir eylemci (Genç ve sivil olsam aktivist derdim; ama dilim varmıyor kusura bakmayın) tam tesisatlı yok edici polislerin üstlerine attığı gaz bombasını geri atarken görülüyor. Semiyotik denen olaydan haberdar olanlarınız böyle bir görüntünün neden tehlikeli olabileceğini zaten bilir. Saldırgan polis yerine eylemcinin özneleştirilmesi sermaye kulu medyanın sıkı sıkıya uyguladığı bir taktiktir. Yeni medya dilinin okulu Bianet’te yapılan haberleri bilenleriniz vardır. Ne denir örneğin? “Erkekler bu ay 27 kadın öldürdü.” Bu ideal bir haber yazımıdır. Evet, başlık olarak kullanılan “Gazcı vali Ankara’yı ağlattı” tam da buna örnek gözüküyor; ama olayı valiye indirgeyip, olayın asıl sorumlularını hep saklamak, gizli bir kötü niyetin göstergesi değil mi? O vali kime bağlıdır? O vali OSTİM’deki patlamayla nasıl ilişkilendirilmiştir. Sanayi ve ticaretten sorumlu devlet birimlerinin tam da torba yasanın protesto edildiği günde patlayan OSTİM’den ders çıkarması gerekmez mi? Eğer haysiyetli bir ülkede yaşasaydık, on yedi kişinin öldüğü gün, tam da onlar ölmesin diye yapılan haber bu eski sosyalist yeni sol-sivil (Hadi bakın yine sol dedim üzülmesin) tarafından gazeteye aktarılırken torba yasanın neden bu ülkenin işçi sınıfını ağlatacağını yazmaz mıydı? Dink cinayetindeki takip sorumsuzluğunda olduğu üzere Taraf neden bu sefer bu kadar isteksiz? Cemil Çiçek’in, Abdulkadir Aksu’nun, Faruk Çelik’in ayrıcalığı nedir ki uçları bu beylere dayanan haberler hep bu insanların altındaki kademelerden kurbanlarca yapılmış gibi gösterilmektedir. Emekçilerin öldüğü gün binlerce polisle sokaklarda solcu avına çıkan valiyi atayan insandan bahsetmek neden kimsenin aklına gelmez. Büyük sırıtış, Yüce İnsan Melih Gökçek sağ olsun hayatlarını kaybeden ailelere ev verecekmiş. Memleketimin insanının bir kısmı toplu mezarlardan çıkarken, devlet çöplüklere insan gömerken, siz şimdi çıkmış bize “Ev vermek” eyleminin yüceliğinden bahsediyorsunuz. Şimdi konumuzun muhatabı olan insan hakları savunucularına soruyorum, özgürlükçülere, demokratlara savunuyorum, hatta tüm bunların ötesinde muhafazakarlara soruyorum:
Bir toplumun, hayatta kalmak, koluna bacağına sahip çıkarak yaşamak istemesiyle ilgili tek olumlu satır yazmaktan kaçınanlar ne haklarını savunduğunuz insan evladına ne gibi bir katkı yapıyorlar?
Hepimize sosyalizm dersi veren Roni Margulies’in son haftalardaki yazılarına bakıyorum da Türkiye Solu’na yaptığı “Ekonomik bilgisizlik” eleştirisi tam da kendisine yakışıyor. Mısır’daki devrim cici, Türkiye’deki devrim kötü. Aferin Taraf’ın sol düşmanı şövalyeleri. İnsan için, hakkı için, demokrasi için yola çıkıp polisle kol kola geçmeyi biz sizde gördük. Ne demişti Murat Belge? “Polis çok değişti.” Sahiden, gelin onu eylemde gazdan ciddi zarar gören arkadaşlarıma anlatın. Ya da boşverin, anlatmayın!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder