13 Ocak 2011 Perşembe

Jaguar’ımız yok; ama sözümüz var / Evrensel 12-01-2011

Yemekteyiz tipi televizyon programları meşhur olduğunda bu konuyla ilgili yapılan ilk yaratıcı reprodüksiyonlardan biri de “Yemekteyiz öğrenci evi” versiyonu olmuştu. Bazı televizyon programlarında skeç olarak, bazı mizah dergilerinde ise karikatürlerle ya da çizgi öykülerle işlenen bu durumun çok daha mizahi bir yanını Türkiye’deki tüm haber bültenleri sayesinde yaşadık. E memleket muz tipi olunca o biçim medyası da, bazı öğrencileri de “muz tipi” olabiliyor.
Cumhurbaşkanı’nı köşkte ziyaret eden öğrencilerden birinin köşke sonradan arkadışının sürdüğünü öğrendiğimiz Jaguar’la gelişi bu hafta medyada yer bulan konulardandı. Medya derken manken kolu ve bacağı medyası kadar ana haber bültenlerini de işin içine kattığımı hatırlatmakta büyük fayda görüyorum. E ne olmuş yani? Zenginin malı, züğürdün çenesi diyeceksiniz; yine de sadece Jaguar’ı var diye bu “genç adam”a saygısızlık edecek değilim; ancak arkadaşın facebook hesabından (bakın o da bir medya aracı) yaptığı açıklama gözlerimizde fal taşı gibi açılma efekti yaratırken, o arkadaşın bu ülkede Jaguar’a binmesine neden şaşırmamız gerektiğini bana bir kez daha hatırlattı. Kendisinin başta manalı görünen açıklamasında zurnanın zırt dediği yeri alıntılıyorum:
“Köşk’te harç sorunu, kredi problemi, yurt ve konaklama şartları, işsizlik, polis şiddeti ve ulaşım problemleri konuşuldu. Yani sanıyorum ki, iyi niyetli protesto yapan arkadaşlarımızın talepleri Sn. Cumhurbaşkanımız’a iletildi. İyi niyetli diyorum çünkü; harçları, ulaşımı, yurtları, eğitim kalitesini protesto eden arkadaşlarımızın arasında bir bakıyoruz ki, kendini bilmez bir provokatör ‘anadilde eğitim’ diyor. İşte bizim bahsettiğimiz marjinal grup mensubu kişiler bunlardır. Ülkemizin tek resmi dili vardır. O da Türkçe’dir. İki dillilik kabul edilemez. Demokrasi ve özgürlük kavramlarının arkasına sığınıp da bu tarz söylemler veren kişilere tavizimiz yoktur. Öğrenci konseyi başkanları olarak, genel kanımız bu yöndedir.”
Öğrenci konseyi başkanlık seçimlerinin neye dayanarak, hangi yetkiyle yapıldığını üniversitesinde sorgulayan gençler olarak ben bu yazımda arkadaşın içinde bulunduğu o garip ruh haline verip kendisini affedecek değilim. Seçilmiş olmak, bir insanın ruhsuz, duyarsız ve dahi statükocu olmasını gerektirmez. Nefretin bir suç olduğunu bağıra bağıra anlatsak da duymamış olabilir. Türkiye’de isterse Bilkent gibi kalburüstü bir üniversitede okusun, İnsanın aklının cilası kaçmış olabiliyor, sözünün ayarı çamura batabiliyor; hatta söylemekten çekinmeye gerek yok, bal gibi ırkçı da olabiliyor. Anadilde eğitim talebi üzerine tartışmak yerine o talebi bire bir “bölücülük”, “provokasyon” olarak yorumlayanlar elbette Jaguar’a binecekler! Haklarıdır. Tarih devletin çıkarlarıyla barışıp, iki popülist cümle edip “hak temsilcisi” diye geçinenlerin galibiyetleriyle dolu değil mi? CHP’li belediyeler halkçıyım ayağına oy alıp işçileri süründürmüyor mu? Zaten başımıza ne geliyorsa halktan yana görünüp cüzdandan yana olanlardan gelmiyor mu?
Biz medyanın sevmediği gençler olarak, medyanın içinde barındırmaktan imtina ettiği gazeteciler olarak bir şikayeti dile getirmek istiyoruz. Birgün muhabirinin Ankara’daki öğrenci yürüyüşü sırasında tanık olduğu bir diyalog. Bir ajans muhabiri polise şunu söylüyor: “Hadi artık müdahale edin de gidelim.” Türkiye’de gazeteciliğin ayağa düştüğünü söylemekten kıvanç duyuyor değilim; ancak böyle bir seviyesizleşmenin, böyle bir hiçleşmenin bu ay içerisinde şehitlerini andığımız bir mesleğe yakışmadığını söylemek için Rasim Ozan Kütahyalı olmamak yetiyor. Gazeteci mazlum ile zalim arasındaki seçimini mazlumdan yana yapmakla yükümlüdür. Elinizde tuttuğunuz bu gazete, öğrenci eylemlerinde sert müdahelesiyle bir kadının bebeğini düşürmesine yol açan polise “Bebek katilleri” diyebilecek kadar cesur bir gazeteyse bu lacivert orduların değil güzel çocukların dünyasına inancındandır. Birilerinin aksine buradaki gazeteciler lacivert olsun yeşil olsun hiçbir ordu ile kol kola geçme hatasına düşmeyecek kadar haysiyetli insanlardır. Diğerleri mi? Onlar zaten eski polis değil miydi?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder